İnşaat Hukukundan Kaynaklanan Uyuşmazlık Çözümleri

İnşaat sözleşmeleri, iş görme sözleşmeleri adı altında ve istisna sözleşmesi (eser sözleşmesi) kapsamında değerlendirilmektedir. İş sahibi ve müteahhit arasında yapılan inşaat sözleşmelerinde diğer sözleşme türlerinde olduğu gibi uyuşmazlık çıkma durumu mevcuttur.

İnşaat uyuşmazlıkları, çözüme kavuşturulamayan ve uyuşmazlığa dönüşen hak taleplerinden doğan ihtilaflar olarak özetlenebilir. Doğası gereği inşaat sektörü, yüksek belirsizlik ve risk barındıran sözleşme hükümleri, organizasyon yapısı, proje karakteristikleri ve dış etkenlere sahiptir. Bu durum hak taleplerini ve çatışmaları beraberinde getirmekte ve uyuşmazlıklar ortaya çıkabilmektedir.

İnşaat sözleşmelerinden kaynaklı uyuşmazlık hallerinde uygulanabilecek çeşitli yargısal yollar mevcuttur. Devlet yargısı başta olmak üzere Tahkim ve Alternatif Uyuşmazlık Çözüm yöntemleri uygulanabilmektedir. Çözüm için kullanılan her yöntemin kendi içinde olumlu ve olumsuz yönleri bulunmaktadır. Dolayısıyla uygun yöntem belirlenirken süre, maliyet ve tarafların çıkarlarının yanı sıra proje özellikleri ve uyuşmazlığın yapısı dikkate alınmalıdır.  İnşaat sözleşmelerindeki uyuşmazlıklarda beklenti, sürecin ucuz ve hızlı şekilde sonuca ulaşmasından ziyade tarafların ortak beklentilerinin karşılanmış olmasıdır. Bu sebeple her uyuşmazlığa uygulanacak yargısal yol, tarafların önceliklerine ve beklentilerine göre şekillenecektir.

İnşaat Hukukundan Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda Devlet Yargısı

Mahkemeler aracılığıyla uyuşmazlıkların çözümü, maddi hukuk kurallarına sıkı sıkıya bağlı olduğundan uzun ve karmaşıktır.

İnşaat uyuşmazlıklarında, Tahkim ve Alternatif Uyuşmazlık Çözüm yöntemleriyle orta yol bulunamaz ya da sonuç alınamazsa mahkemeye başvurulur. Mahkeme kararı sonrası tarafların sonuçtan memnuniyeti her zaman tam olarak sağlanamamaktadır. Bunun yanı sıra süre, maliyet ve gizlilik kaygıları açısından diğer yöntemlere göre daha az verimli olduğu söylenebilir. Bazı durumlarda prosedürlerin tam olarak uygulanabilmesi uzun zaman alabilmekte ve mahkeme sonucuna göre kazanan taraf gizli kaybeden durumuna düşebilmektedir. Yargı sürecinde oluşan maliyetler mahkeme maliyetlerinin yanı sıra tarafların karşılaştıkları “gizli maliyetler” olarak adlandırılan iş gücü kaybı, belgelendirme hazırlığı, nakit akış dengesinin bozulmasından kaynaklanan kayıplar, değerlendirilemeyen yeni proje fırsatları şeklinde ortaya çıkmaktadır. Tüm bu sebeplerden ötürü inşaat hukukundan kaynaklanan uyuşmazlık çözümlerinde öncelikli olarak Tahkim ve Alternatif Uyuşmazlık Çözüm yöntemleri tercih edilmektedir.

İnşaat Hukukundan Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri

Uyuşmazlıkların mahkeme yoluyla çözülmesinin yanı sıra taraflar arasında müzakere, tahkim, hakem bilirkişilik, arabuluculuk gibi alternatif hukuki yöntemlerin kullanılması mümkündür. Bahsedilen çözüm yöntemlerinden tahkim dışındakiler, bir yargılama yöntemi değil, alternatif çözüm yoludur.

Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri (Alternative Dispute Resolution / ADR) olarak adlandırılan bu uygulamalar, tarafsız bir üçüncü kişinin tavsiye, telkin ve teklifleri yoluyla uyuşmazlıkların gönüllü olarak çözülmesini amaçlamaktadır. Resmi yargı yolunun gerektirdiği süre, oluşturduğu masraflar ve harcanan emek alternatif çözüm yöntemleri olan müzakere, arabuluculuk ve hakem-bilirkişiliklerin tercih edilirliğini artırmaktadır.

ADR yöntemleri arasında Ön Hakemlik, Kısa Yargılama, Tarafsız Uyuşmazlık Değerlendirmesi, Kısa Jüri Yargılaması, Aracısız Görüşme gibi uygulamalar da mevcuttur.

İnşaat hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde ADR yöntemlerinden müzakere ve arabuluculuk, yargısal yolla çözüme nazaran süreci oldukça kısalttığı için çokça tercih edilmektedir. Buna karşılık tarafların her zaman ortak bir karara varamaması bu yöntemin en büyük zayıflıklarındandır.

İnşaat Hukukundan Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda Tahkim Yolu

Tahkim; kanunen yasaklanmamış konularda, anlaşmazlıkların kanun hükmü veya bir sözleşme hükmü uyarınca çözüme kavuşturulmasıdır. Yargı kurumlarına başvurulmadan, tarafların seçtiği veya kanunen yetki sahibi bir şahıs ya da merci tarafından tayin edilen kişiler aracılığıyla tahkim gerçekleştirilir. Tahkim süreci hukuki ilişkinin sözleşme ile kurulmasıyla başlar, tayin edilen hakem kararının iki tarafça da yerine getirilmesiyle son bulur.

Tahkim yöntemi günümüzde özellikle ticari uyuşmazlıklarda yaygın olarak kullanılmakla birlikte inşaat sektöründe de devlet yargısına alternatif olarak sıklıkla kullanılır hale gelmiştir. Tahkim yönteminin inşaat hukukundan kaynaklanan ihtilaflarda çokça kullanılmasının en büyük sebeplerinden biri arabuluculuk ve müzakere çözüm yollarının aksine standart inşaat sözleşmelerine uygulanabilmesidir. Sürecin kamuya kapalı olarak ilerletilmesi tahkim yönteminin gizlilik konusunda devlet mahkemelerine göre daha tercih edilebilir bir yöntem olmasını sağlar. Arabuluculuk ve diğer alternatif çözüm yöntemlerine göre daha yavaş olup daha çok maliyet gerektirmesi olumsuz yönlerine örnek olarak gösterilebilir.